11 Kasım 2007

Lodos fırtınası..


Geçtiğimiz perşembe akşamı iş arkadaşlarımla dışarıdaydık.Bir şeyler yedikten sonra başka bir mekanda kahvelerimizi içtik ve sonra evlerimize dağılmak üzere yola çıktık.Bir ara baktım sadece biz değil herkesler dağılıyor.. Herkes felaket yaşıyormuş gibi bir koşuşturma içinde. Neden? Çünkü yağmur yağıyor. Fırtına yok, kar yok, tipi yok, boran yok. Yağmur, sadece yağmur var..Kimsenin gözü bir şey görmüyor ,nerdeyse panikle yağmurdan kaçıyor.
Ben? Bense ağzım kulaklarımda, kulaklarımsa yüreğimin keyifle çarpışını dinliyor. Aslında burada bir parantez açıp bu buluşmadan önce Kadıköy’de çiğbörek yapan yerleri nasıl araştırdığımı, arkadaşları bulduğum mekâna bin bir dolapla nasıl sevk ettiğimi anlatmak isterdim ama konu bu değil.Hele şimdi hiç olmaz.Tam şu an bu satırları yazarken yağmur başladı..(kısa bir balkon molası.)

Tanıdığım çoğu insan yağmurdan kaçar..'Severim' diyen bir kaç kişi de pencerenin içinden seyretmekle yetiniyor.Oysa ben manzaranın dışında olmak değil içinde olmaktan, doğanın bir parçası olduğumu hissetmenin anlatılmaz keyfinden söz ediyorum...

İki gündür dışarıdaki lodosu nasıl atladığıma hayıflanıyorum.Bugün öğle saatlerinde dışarı çıkmak istemiştim ama elimdeki işi bitirip de bir türlü yetişemedim.Aslında cumadan randevulaşmıştık lodosla.Fırtınanın tam ortasına girecektim.Olmadı.Yine de azmettim ve sonunda akşam vakti, bir ara küçük bir kaçamak yapıverdim.
Lodosun nefesi sıcaktır,üşümem dedim,fazla giyinmeden alel acele çıktım dışarı.
Bir sokak aşağı kavak bayırına indim...Biraz deniz seyrettim..biraz nefes aldım…Rüzgar umduğum kadar şiddetli değildi ama, ummadığım kadar üşümeyi başardıktan sonra nihayet istemeye istemeye eve döndüm..
Yarın her zamankinden erken kalkıp,erkenden yola çıkacağım.. hem rüzgara hem yağmura yakalanmayı ümit ediyorum. Şayet şansım varsa biraz ıslanıp, biraz rüzgara karışacağım.

Nasıl kaçırdım ben bu fırtınayı yaa.



Not:Bu gece ve yarın batıda lodos ve yağış var..Ben güven içindeyken keyfetmekten söz ediyorum ama eski bir denizcinin kızı olarak deniz üzerindekileri düşünmeden yapamadım.Allah denizcilerimize ve dışarda/ açıkta olanlara yardım etsin.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

cumartesi günü iş yerinin penceresinden taneffüste(gerçekten teneffüs ediyorduk derin derin)dışarıya aşağı ve yukarı doğru yürüyen insanlara bakıyordum. nereye gidiyorsunuz böyle şaşkın şaşkın diye sordum hatta içimden.uzaydan bakılsa, karınca misali,sürekli bir koşturmaca içindeler. 1-2 saat sonrasında yağmur başladı.sokak öyle bir boşaldı ki..ne oldu,niye kaçtınız, hadi buyrun gezin bakalım yine.. dedim, ortalıkta kimse kalmamış. korkaklarr..:))
dikkat et gezerken, lodos bir şeyleri uçuruveriyor,garanti oyun oynamak istiyor ama bazen insanın canını yakıveriyor.
sevgilerimle deniz kızı
sfelsefeci

ayferbilici dedi ki...

Korkaklar:))
hayatı kaçırıyorlar:(

Bilirim o lodosun ne yaramaz olduğunu ben de..sağı solu belli olmaz onun.Evet haklısın, dikkatli olmakta fayda var.

Sağolasın arkadaşım, benden de sana sevgiler.

Adsız dedi ki...

Bir denizcinin kardeşi olduğumdan beri her fırtına yüreğimi ağzıma getirir ve bildiğim tüm duaları okurum.
Yoksa sizin gibi ben de yağmuru ,yağmurda ıslanmayı (eve döneceksem ama )severim.

Sevgiler

ayferbilici dedi ki...

O fırtınalardan biri bir gemiyi batırmıştı okyanusun ortasında..babacım bir gece o sularda kalmış, arkadaşlarının boğuluşunu izlemişti..(akşam haberlerde ölenlerin listesi verilirken neler hissettiysem şu an aynını hissettim.)Sonra o denizlere daha yıllarca gitti babam..bilirim yürek ağızda beklemenin ne olduğunu..o nedenle çok iyi anlıyorum sizi.

Ama tüm korkulara rağmen demek ki yağmuru da,fırtınayı da sevebiliyoruz böyle işte.
Sevgiler size.