12 Mart 2007

Yalnızlık ve mutluluk



Illinois Üniversitesinden Diener ve Seligman’ın yaptıkları pek ünlü bir araştırma var;bu araştırma en büyük mutluluk kaynağının,insanların arkadaşlarına ve ailelerine bağlılıkları ve onlarla geçirdikleri zaman olduğunu ortaya koyuyor.Araştırmada, hiçbir şeyin başkalarıyla ilişkiler, yakın insani bağlar ve sosyal destek kadar mutlu etmediğini vurgulanıyor.
Bu sözlere içtenlikle katılıyorum…Yalnızlığa en çok ihtiyaç duyduğumuz anın en çok yalnız olduğumuz an olduğuna inanıyorum çünkü.Bence yalnızlık bir süreç olarak beynin ve ruhun dinlenebilmesi için bir ihtiyaç molası gibi yaşanmalı,sonrasında yakınlarımıza,sevdiklerimize,dostlarımıza ve belki yeni arkadaşlıklara açılmalı kapılar.İnsanlardan ve yaralanmaktan korkarak stabilize hayatlar yaşamak ömür boyu mutlu olma şansımızı azaltıyor bence.
Hoş ve anlamlı bulduğum bir hikaye var, Paulo Coelho’nun bir okuyucusundan aktardığı..ben de buraya, aleni günlüğüme aktarıyorum:


Pek çok hayvanın soğuktan donarak öldüğü Buzul Çağı döneminde kirpiler soğuktan korunmak ve kendilerini koruyabilmek için birbirlerine iyice sokulma kararı almışlar.Ama sırtlarındaki oklar birbirlerine batınca ayrılmışlar ve hepsi kendi yollarına gitmişler.Soğuk devam ettikçe de birer birer donarak ölmeye devam etmişler.
Sonunda bir karar vermeleri gerekmiş: Ya ölüp yeryüzünden silinecekler ya da dikenlerine rağmen birleşip birbirlerine sokulmayı göze alacaklar…
Akıllıca davranmışlar ve birlik olmuşlar. En önemli şey donmamak için her kirpinin bir diğerinin sıcaklığından faydalanması olduğundan, dikenlerin batmasına aldırmadan iyice birbirlerine sokulmuş, bu yarı ilişkinin getirdiği küçük yaralarla yaşamayı öğrenmişler.
Ve hayatta kalmışlar.




Yani yaşamayı seçmişler…Mutlu da olmuşlardır eminim.Ohh hem sıcacık hem dikenli bir hayat...Bazı zaman olur ki o dikenleri bile sevebileceğini farkeder insan.





Hiç yorum yok: