11 Temmuz 2010

başkalarının mut..suzluğu

Ben dahil pek çok insan, en azından belirli bir zaman için olsun hayatın acımasız olduğuna inanmışızdır. Bu zamanlarda mutlu olmamızı, onmamızı, onurlanmamızı, payelere layık olmamızı istemez Hayat. Onun işi bizim ayağımızı kaydırmak, belimizi bükmek, canımızı yakmaktır.

Büyük yanılgı!

Acımasız olan insandır; eğer isterse acımasızlığının sınırı bulunmaz insanın. Sadece diğer insana (ya da tüm tabiata) değil, insan kendisine de acımamaktadır. 


Oysa her an için sevecen, şefkatli, koruyucu bir öğretmendir Hayat.
Sadece öğrenmemekte ısrar eden öğrencilerine, derslerini ağırlaştırır. İnsanın, onuruna yakışanı yaşaması için böyle yapmaktadır.

"Eğer insanlar bir başkasının mutsuzluğu peşinde koşmak yerine kendi mutluluklarının peşine düşmeyi öğrenirlerse, bu beklenti hemen yarın gerçekleşebilir. Bu, hiç de uygulanmayacak kadar sert bir ahlak töresi değildir; ama benimsenmesi dünyayı cennete dönüştürebilir." (Bertrand Russel)


Başkalarının mutluluğunu gölge ettiği sürece üzerine, doğru soruları soramaz kendisine..Bilirsiniz siz de..karşılaşmışsınızdır en az biriyle...
"Kendimi nasıl mutlu kılarım?" diyen bir soru dururken ortada, onlar diğer mutlulukların nedenini sorarlar. Ve bu çift yönlü acımasızlığın gölgesinde bir yanda kendi doğmamış* sevinçlerini öldürürken, diğer yanda başka sevinçlere (belki de birinin yaşama sevincine) tecavüz ederler. 

Kendisine ve/veya başkası dediğine..acımasızlık eden insanın kendisidir. Ve ne yazık ki bu, Hayatın değil, yalnızca..ama yalnızca kendi seçimidir.



Son söz: Fiilin sonuna üçüncü çoğulları takarak kendimi tenzih ettiğim düşünülmesin lütfen..Bugüne değin kimsenin mutluluğuna bilerek isteyerek göz diktiğimi hatırlamasam da, vardır herhalde benim de vukuatlarım.






Fotoğraf için sevgili eski dosta teşekkürler.

6 yorum:

YeMeK vAkTi dedi ki...

ne kadar güzel bir laf başkalarının mutsuzluğunun peşinden koşmak yerine kendi mutluluğu peşinde koşmayı öğrenmek.....

ayferbilici dedi ki...

İstesek dünyayı hemen cennete dönüştürebileceğimizi söylüyor.
Bu çok iyi...
Ama, bu olasılığa rağmen dünyanın neye dönüştüğünü görmek çok üzücü.

Esin Bozdemir dedi ki...

Çok güzel bir yazıydı sevgili Lodoscu yüreğine ve kelemine sağlık...Hislerime tercüman olmuşsunuz adeta!ve yazınızın ana fikrini anlatır gibiydi Bertrand Russel'in sözleri...çok güzeldi...
sevgiyle kalın...

ayferbilici dedi ki...

Sevgili Esmir seni bu sayfada da görmek ne güzel..
Tahmin ediyorum neler hissettiğini. Çünkü irili ufaklı ve her yerde var onlardan!
Russel'ın cennetini biraz zor görürüz gibi. Yine de sözler, bazı şeyleri net olarak açıklıyor.

Teşekkürler,
Sevgiler.

gül dedi ki...

Gün içinde gittim geldim okudum .)
sindirebilmek için..
düşündüm ben ne kadar ilgiliyim başkaların mutluluyla yada mutsuzzluğuyla ve tepkim ne olur dedim..
Ne olur ;
sanırım acımazsız yapan kıskanclık , pek cok acımazsı duyguyu barındırıyor..
Bundan arınmadıkca bizi kemiren bir duygu herşeye ve hatta en çok kişinin kendisine zarar vermeye devam edecek..
Ben neresindeyim ;
Kıskaclığımı aldırdım :)
Yerine hayranlık , imrenme gıpta etme ve karşımdakiyla gururlanma eklettim..
Bunu herkes için dilemekten başka birşey gelmez elimden umutsuzcada olsam herkese bunu dilemek istiyorum..
Belki dünya daha güzel bir yer olacak o zaman..
Sevdiklerinle güzel bir akşam olsun sevgili Lodoscu..
(Bu arada yukardaki resimde sıcak bir akşam için ne serinletici bir manzara:) )

ayferbilici dedi ki...

Kıskançlığa uzanmışken (ama kıskançlığa..ötesine değil) günün birinde birini kıskanırken yakaladım kendimi.Komik geldi, güldüm, geçtim. Bir gün başkasını kıskandım..üzüldüm kendi halime..ayıpladım halimi.. Sonra yine birini kıskandım ama değer dedim, bu defa..o değer. Üzülmedim. Gülmedim o zaman kendime. Benimle sohbete daldım, tatlı dille. Demem o ki kıskançlığın yapıcılığı da var ki,bir başka uzuun mesele.

Arınmamız gereken ne çok duygu ve ne çok düşünce var! İnsanın panikleyesi geliyor bazen:)

Hakikaten sıcaklar için ideal bir resim. Baktıkça senin de dalgalara dalmak geldi mi içinden:)

Akşamlarından sıcak sohbet eksik olmasın Gül.

(ben de gidip dönüp, bu yazdıklarımı yayınlıyorum..bir türlü çıkaramadım ana sayfaya)