Mutluluk dediğin, bir çift kumrunun pencerende paylaştığı ekmek kırıntısındadır bazen,
bazen de yarenle karşılıklı içtiğin orta şekerli kahvede..
otobüs durağında mendil satan kız çocuğunun, gamzeli tebessümünde.. ki onunkisi annemden sonra gördüğüm en güzel gamzeli tebessümdür
ya da pardon demeyi bilmeyen döngel suratlı hödüğe söverken sessizce, denizden esen rüzgârın kokusunu duyduğun andadır mutluluk.
Mutluluk, bacaklarına sırnaşan o tüy yığını pisinin, hoşnutluğunu anlatan mırrlamasıdır belki de..
o da değilse arada bir iş dönüşü papatya toplamak için anneciğine, yorgun bacaklarına rağmen seçtiğin uzun yoldur.
ha bi de.. yoğurtla piç etmediğin etli yaprak sarmasının tadıdır mutluluk.. ve benim bildiğim tokat yaprağınlan yapılanı makbuldür..
20 yorum:
gölgemizle barışmanın uzun yolculuğu: büyümek
kendiyle tanışmayı erteler insan çoğu zaman
hayat yanlışlarla kısalır
başka biri olarak girdiğimiz bir kapıdan
bir diğeri olarak çıkarız
gündeliğe katlanmak için başkalarını kandırırken kendimizi yanıltırız
içimizi denerken yüzeriz farklı yüzlerle kendi içimizde bile
bu yüzden aşk yalnızca bir fikirdir
bu sefer gerçekleştirdiğini sandığın bir fikir
hep öyle oldu bende
hep saklı kaldı içimdeki anahtar
ve hep aynı kilitte kırıldı
fikirler de zamanla değişir
kırıldıkları yerde
kırıldıkları yer her şeyi değiştirir
zamanla bir şey söylemez artık kırılmak bile
sonra başka bir başlangıcın kapısında
aynı korkularla kalakalırız
daha önce de söylemiştim:
kimse yoktur kimsenin kimsesizliğine
her şiirin gizi başka bir şiirle
açıklar kendini
demiştim ya, hep öyle oldu bende
böyle katlandım kimsesizliğe
(sevgimle)
Çok düşündüm...direkt, berrak ve dürüst sözlerinin karşısında düşünürken ilk başta şöyle bir 'çarpıldım' dersem yalan olmaz.
Beni bana yöneltti sözlerin. Kendimi düşündüm. Neye? neden? inandığımı düşündüm.
Ve sonunda bazı çıkarımlarının altına kendi inacımı, kendi düşüncemi yerleştirmek istedim. Bana sorulmuş sorularmış gibi onları, kendime yanıtlamaya çalıştım.Ortaya şöyle bir özet çıktı.Onu paylaşmak istiyorum içtenlikle:
Hayat yanlışlarla kısalmaz benim için, (çünkü benim büyüme potansiyelimdir o yanlışlar) aksine hatalarım -eğer istersem-beni büyütür,değer katar bana.
Çokça yanılmalarının arasında kendini de yanılttın diyorsan,
sana diyorum ki:o muhakkak!
Ama her yerde inanç ve sevgiyi arar benim şu gözlerim,
inan bana kimseleri kandırmak umurumda değil.
Aşk için çok kısa : Çıkar ve dayatmalardan azad edilmiş, gelişip, geliştiren bir 'inanç' varsa içinde, sadece o zaman aşktır bence, aşk.
Ve artık büyümeden yaşlanmaktan korkar oldum,inan kesinlikle korkularım aynı korkular değil.
Özetle; şimdilerde ise beni büyüten yanlışları sevmeyi öğreniyorum. Öyleyse isteğim hayata katlanmak değil, ben yalnızca ona gösterdiğim tutumu değiştirmek gayretindeyim.
(Temel, aksi halde işin ucunda gölgelerin içinde hapsolmuş, bir yaşam beceriksizi olmak vardı ve bir zaman o halimi düşünmekten bile korkardım.)
Son söz: Kendisiyle barış imzalayan ve anlaşmayı yürürlükte tutmanın mücadelesini veren -her insan kadar-kimsesiz biriyim ben de..
Sevgilerimle benim arkadaşım.
ritsos bir şiirinde söyle diyor
"biliyorsun ölüm diye bir şey yok,diyor adam kadına
biliyorum evet,artık öldüğüme göre diyor kadın.
iki gömleğin de ütülendi,çekmecede
sadece küçüçük bir gül benim özlediğim."
öyle duru öyle güzel öyle aşkki bu şiir, işte böylesi...
ve temel artık bu rüzgarın adını duymak istiyor martılardan
:)
Bir gün gizini kendisinde anlatan şiiri yazacağını biliyorum senin.
Ve o zaman yüzünü o şiiri yazdıracak doğru rüzgârlara dönmeyi unutma sakın:)
"yüzünü alıp götürecek bir şiir yazmalıyım" dedi, adam kadına
söz ve şarkı gibi
uzak ve yakın bir şiir
sonra sustular, zaman sustu...
adam;
"sonbahar geç kalmış bir yağmur kadar aç" diye yazdı, baharın kapısına
mart çetin geçiyordu.
"mayısı özlüyorum" diye geçirdi, içinden bir ara adam,sonra mayısı o tatlı kadına benzetti.
kadın; kediyi aya bakmaya götürmüştü
oda yapayalnızdı.
(gecenin uzak ve ürkek yıldızları kediye bakıyordu,kedi ise nereye baktığını bilmiyordu)
salkım kardeşliğine sır vermiş bir bilge gibi hüzünlüydü ay
ay kadına bakıyordu.
:)
gülümsedi adam
yalnızlık temmuzda gök gürültüsü andırıyordu.
t.kurt/şairin seyir günlüğünden
:))
Bana kalırsa kediler nereye bakacaklarını ve yıldızların uzak olduklarını ezelden beri bilirler..
Çünkü onlar hüzünlü aydan da bilgedirler.
Şu aydan bîhaber kadını boşver de arkadaşım sen, bana gelecek baharlardan haber ver:)
(şairin elleri ve yüreği dert görmesin olur mu?)
bütün ötekilerin peygamberidir sokaklar
ama en çok da kedilerin...
sokak lambalarının ışığına uçan kelebeklerse
yalnızlığın kapı koludur
tutunmak için yıldızlara
t.kurt
Şimdi hepsi uyumuşlardır onların..kediler..kelebekler..yalnızlar..hatta onca yalnızın yükünü taşıyan yıldızlar bile:)
Benim aklıma sokaktaki kediler takıldı. Sokaktaki aç çocuklar, aç hayvanlar..Açlıktan hiçbirşeylere tutunamazlar...
Öyle yani. Kafam uzun zamandır onlara takılmıştı zaten (bi şey yapmalı), senin şiirinde bile onları gördüm işte.
mutlu insan, merhaba.
yoğunluk ve yorgunluktan ihmal ettim seni.
kendine iyi bak, hep mutlu kal.
SF
Sen de hep mutlu ol, hep mutlu kal Felsefecim.
Kendini çok yorma ve çok da özletme tamam mı?
Görüşürüz sonra:)
21 mart bünya ırkçılıkla mücadele bünü
21 mart bahar bayramı
21 mart dünya şiir günü
aşağıdaki şiir bu sayfanın gülen çocuğuna hediyemdir
:)
aşk biraz mavi
biraz uzaktır
bir o kadarda ürkek hani
:)
allah ve çocuk salıncağı kim bilir
t.kurt
Gerçekten, ben çok gülenlerdenim. Gülmeyi hiç esirgemedim kendimden.
Ama bugün gülecek pek bi şey bulamadım doğrusu.
Zor bir gündü.
Öğlende haberlere bir göz attım da şöyle bir;dışarda da zor bir gün yaşandığını anladım.
Öyle yani..
bence bu ülke hep sahipsizdi
bu düzen akpden öncede çağdaş değildi,şimdide değil
bu düzen halkını görmezlikten geliyor,gerekirse öldürmekten çekinmiyordu...
bir şekilde yolunu buluyordu onları varoşlara hapsetmenin,
belki böyle olmamalıydı ama ne yaparsın elde kalanlar bunlar işte,dininin direğine inanmaktan başka çaresi olmayanlar....
perincek,alemdaroğlu,selcuk ne alakası var bunların çağdaşlıkla insanca yaşamla,demokrasiyle
birileri aynaları kırıyor yavrum
ötede kötülük çiçekleri yeşeriyor
ama bu taşlar
halk işte
neylersin
sahi vatan ne ki,neden artık muz daha ucuz tomatesten
çetin altanın dediği gibi
kimseye selamın aleyküm dediği için bir paket sigarayı bedava vermiyor bakkal
çağdaşlık denince gülesim giliyor işte...
kediler ağlıyor,satanist şu gerçekliğe
bazen düşünüyorumda.. yolda olmak mı, bir yere ulaşmak mı beni mutlu eden diye...yolda olmak ağır basıyor.
bir yazayım,bir basılsın,top on listesinde yer alıyorsun:) imzalı ve de adrese teslim:) ne diyorum ben ya.. kendimi güldürdüm şimdi:)
sevgiler
Çağdaşlık ilk başta bireysel zihniyetlerle, bireysel düşüncelerle hattâ akıl ve vicdanla ilintilidir ya,
bu konuda ağlanacak haldeyiz bana kalırsa...Çağdaşlığın çıkış noktasının ülkeler, politikalar, yoksulluk veya varsıllık olmadığına inanıyorum kısaca.
Ve ülkesini bölünmez bütünlüğü ile seven bir kedi olan ben, 'satan'a değil 'Vatan'a ağlıyorum esasında.
Canım felsefecim, sevgili yazar arkadaşım benim; yolculuğun zevkini inkar edecek değilim ama bence, tünelin sonundaki ışığa ulaşmanın, o ışıkla yıkanmanın nasıl bir şey olduğunu da yaşamalı insan.Sen o ışığa ulaştığındaysa ben mali danışmanın olmayı çok isterim:))
Sayende ben de büyüttüm hayalleri..hadi artık yaz şu kitabı..
paraya para demicez o zaman bak!
tavla
bütün partileri siz aldınız
bütün kapıları siz tuttunuz
zarınız allah gibi düşeş
zarımız memleket gibi hep yek
t.kurt
dip not:ya bir bardak süt içmek istedi canımız.ben, kedi bir de sabah güneşinin.
iyiki varsın
:)
Saygılarımı sunuyorum sana Temel.
Kendine iyi bak.
ne hallerdesin lodossss?
ne istedin çatılarından istanbulun hı
bir sözcüğün o kadar aklımdaki
"uygar toplum yoktur;uygar kişiler vardır"
aha yine aklıma geldi bak
:)
Biraz fazla yoruyor bu aralar ama,yine de iyidir lodos..iyi.
:)
Yorum Gönder